İçeriğe geç

Kadının kazancı kime aittir ?

Kadının Kazancı Kime Aittir?

Bugün sana bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki bir yerinde kendini bulacaksın, belki de anneni, eşini ya da bir dostunu hatırlayacaksın. Çünkü bu hikâye, sadece para ve kazançla ilgili değil… Emekle, değerle ve paylaşmanın anlamıyla ilgili.

Bir Evde İki Dünya

Zehra sabahın erken saatlerinde kalktı. Güneş daha doğmamıştı, ama o çoktan günün telaşına başlamıştı. Kahvaltıyı hazırladı, çocuğunu okula gönderdi, ardından bilgisayarının başına geçti. Uzaktan çalışıyordu; kendi emeğiyle kazandığı parayı biriktiriyor, sessizce kendi ayakları üzerinde duruyordu.

Eşi Murat ise analitik düşünen, planlı bir adamdı. Her şeyin hesabını tutar, her kararın bir stratejisi olması gerektiğine inanırdı. Onun için kazanç, sistemli bir emek ve doğru yatırımın sonucuydu. Zehra’nın kazancı da elbette evin ortak bütçesinin bir parçasıydı; ama bazen Murat’ın dilinden dökülen “bizim kazancımız” ifadesi, Zehra’nın içinde küçük bir sızı bırakıyordu.

Kazanç Sadece Parayla mı Ölçülür?

Bir akşam, Zehra elinde maaş bordrosuyla mutfağa geldi. “Murat, bugün maaşım yattı,” dedi gülümseyerek. Murat, gazeteden başını kaldırmadan “Harika, onu yatırım hesabına aktaralım,” dedi. Zehra duraksadı. “Ben bu ay birazını kendim için kullanmak istiyorum,” diye fısıldadı.

İşte o an, sessizlik havada asılı kaldı. Murat’ın zihninde stratejik hesaplar, Zehra’nın kalbinde ise görülmeyen bir mücadele vardı. O an, sadece para değil; kadının kendi emeği üzerindeki hak duygusu da tartışılıyordu. Çünkü kadının kazancı, bir hesaptaki rakamdan fazlasıydı: Kendi kimliğini, özgürlüğünü ve emeğini temsil ediyordu.

Erkeğin Çözümcü Zihni, Kadının Empatik Kalbi

Murat ertesi gün düşündü. Stratejik bir planla, her şeyi paylaştıklarını, birlikte bir gelecek kurduklarını sanıyordu. Ama Zehra’nın gözlerindeki o sessiz isteği fark etmişti: “Görülmek.” Kadının emeği sadece evin ekonomisine değil, duygusal dengeye de katkıydı. Ve o fark edildiğinde, ailede görünmez zincirler kırılıyordu.

Zehra ise kendi kazancını sadece kişisel bir hak olarak değil, kendi varlığının ispatı olarak görüyordu. O, kazancını çocuklarının eğitimine, kendi gelişimine, hatta bazen bir arkadaşının ihtiyacına harcamaktan gurur duyuyordu. Çünkü onun gözünde kazanç, paylaşıldıkça anlam kazanıyordu.

Birlikte Kazanmanın Yeni Tanımı

Bir gün, Murat masaya iki kahve koydu ve Zehra’ya döndü: “Senin kazancın senindir. Bizim ortak geleceğimiz senin özgürlüğünle başlıyor.” O an, Zehra’nın gözleri doldu. Bu cümle, yılların emeğini, yorgunluğunu ve sessiz mücadelesini onaylayan bir sevgi beyanı gibiydi.

Kadının kazancı, kime ait olduğu sorusundan öte, nasıl değerlendirildiğiyle anlam kazanır. Bir evde kadının emeği, sevgiyle ve saygıyla tanındığında o ev zenginleşir. Çünkü gerçek kazanç, iki insanın birbirinin emeğini görmesidir.

Geleceğe Dair Bir Soru

Belki de gelecek kuşaklara bırakmamız gereken en değerli miras, bu farkındalık olacak: Kadının kazancı, onun sesidir. O sesi duyan toplumlar güçlenir, o sesi bastıran toplumlar zayıflar.

Sen olsaydın Zehra’nın yerinde ne yapardın? Kazancını kendi adına mı saklardın, yoksa paylaşmanın yollarını mı arardın? Belki de asıl cevap, kazancın kime ait olduğunda değil; onun nasıl bir dünyayı beslediğinde gizlidir.

Ve belki bir gün hepimiz anlayacağız: Kadının kazancı, sadece ona değil, hepimize aittir.

4 Yorum

  1. Beyhan Beyhan

    Kadın ile erkek her ne kadar bir nikâh akti ile evlilik birliğini kurmuşlarsa da, kazançları müstakildir, müşterek değildir . Mahşerde her biri nerede kazandığından, nereye harcadığından, helal kazanmak için gösterdiği çabadan, kendi eliyle verdiği sadakadan, zekâttan ve ibadetlerinden sorumludurlar. “ Allah sizden; kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister; çünkü onlar, sizin analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir .” “Sizin hayırlınız, eşine hayırlı olandır.

    • admin admin

      Beyhan!

      Yorumunuz bana katkı sundu, hepsini onaylamasam da teşekkürler.

  2. Aslan Aslan

    Değerli kardeşimiz, Kadının kazancı kendisine aittir. Bu bakımdan kazancını kocasına vermek zorunda olmadığı gibi, kocanın, kadının rızası olmadan bu parayı harcaması da doğru değildir . Evin geçimi kocaya aittir. Hukuk Dairesi, kocanın eşine harçlık vermemesinin ekonomik şiddet olduğuna, ortak hayatın sürdürülemeyecek düzeyde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına ve tarafları bir arada yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün olmadığına karar verdi .

    • admin admin

      Aslan! Katkılarınız sayesinde metin daha güçlü argümanlarla desteklenmiş oldu, içten teşekkürlerimi sunarım.

Beyhan için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort deneme bonusu
Sitemap
ilbet mobil girişvdcasino girişilbet girişbetexper.xyzbetci güncel girişbetci.betbetci.cobetci.co splash